14 Aralık 2014 Pazar

Osmanlı'da Musiki

Osmanlı klasik ve halk müzikleri ve tasavvuf müziği çok zengindi. Osmanlı müziği çok sever ve hastalıkların tedavisinde kullanmanın sırrına vakıf olduklarından çok önem verirdi. Osmanlı’da müzik şu kollara ayrılırdı:
Halk Müziği: Bölgelere göre farklılık gösterir. Saz kullanımı azdır. Daha çok söz müziğidir. Klasik müzik ile aynı makam ve usulleri daha dar bir çerçevede ve daha basit bir üslup içinde kullanır. En zengin örnekleri Rumeli Türküleri’nde ve İstanbul Türküleri’nde görülür.
Dînî Müzik: Cami müziği ve tasavvuf müziği olarak ikiye ayrılır.  Cami müziğindesaz kullanılmaz, yalnız ses kullanılır. Önce Kur’ân-ı Kerim okumak gelir. Her hafız mutlaka makam öğrenir. Türk makamları ile Kur’ân-ı Kerim okumak, Türk hattatlarının yazdığı Kur’ân gibi çok makbuldür. Mevlid, Türklere mahsus diğer bir cami müziğidir. Türkler, her vesileyle mevlid okuturlar. Mevlid, Süleyman Çelebi’nin, XV. Yüzyıl’ın ilk yıllarında Bursa’da nazmettiği, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in hayatı üzerinde mesnevi formunda çok tesirli uzun bir manzumedir. Müzik ile camide veya herhangi bir meskende, merasimle okunur. Tasavvuf müziği, tasavvuf şairlerinin başta Yunus Emre olmak üzere, manzumelerinin bestelenmesidir. Başlıca formu ilâhî denen dînî şarkıdır, güfteye ise Arapça şugl denir. Başka formlarda vardır. Tasavvuf müziğinin en büyük şubesini Mevlevî Müziği oluşturur. Mukabele denen Mevlevî ayinlerinde ayin-i şerif denen çok uzun beste okunur ki, umumiyetle Mevlâna’nın Farsça güfteleri üzerine bestelenir. Tasavvuf müziğine sazlar da katılır. Mesela ney, Mevlevîlerin kutsal sazıdır.
 Askerî müzik, mehter müziğidir.

Yaklaşık 600 yılı kapsayan bu Osmanlı döneminde, Türk müzik kültürünün üç ana türü olan halk müziği, geleneksel sanat müziği ve geleneksel askerî müzik, XIX. Yüzyıl’ın ilk çeyreğine kadar Türk müzik yaşamına bütünüyle egemen oldu ve 1826’dan başlayarak İstanbul’un saray çevresinde uluslararası sanat müziğinin örnekleri de seslendirildi.
Geleneksel Türk sanat müziği, soylu, derinlikli özellikleriyle “divan müziği”, “klâsik Türk müziği” gibi adlarla da anıldı ve özünde daima kentsel Osmanlı müziğini temsil etti. Bu müzik, dînsel ve dîn dışı olmak üzere ikiye ayrılırdı. Dînsel yönüyle “cami müziği” ve “tasavvuf müziği”ni kapsadı. Dîn dışı formların önde gelenleri ise, şarkı, aranağme, gazel, taksim, peşrev, medhal, saz eseri, semai, beste, kâr, kâr-ı natık ve fasıl’dı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder